Obezite Görülme Sıklığındaki Artışın Nedenleri

Obezite görülme oranındaki artışın başlıca nedenleri; özellikle ulaşım, eğlence, üretim ve tarım sektörlerinde gelişen teknoloji ile birlikte, yaşam biçiminin kolaylaşmasına ikincil olarak fiziksel aktivitenin azalması ve beslenme alışkanlıklarının hızla değişmesi sonucunda enerji alımının artmasıdır.

Ayaküstü (fast-food) hızlı yenen sağlıksız besinler, rafine karbonhidratlardan zengin, bitkisel liflerden fakir, aşırı yağlı, enerji-yoğun bir beslenme tarzı obeziteye yol açan en önemli faktörlerdendir. Yaşamın ilk yıllarındaki beslenmenin, özellikle anne sütü ile beslenememenin de ileride obezite gelişmesine zemin hazırladığı ileri sürülmüştür.

Ayrıca boş zamanları kolaylıkla dolduran ileri teknolojik araçların (akıllı cep telefonları, televizyon, bilgisayar, tablet, ev sineması vb) kullanımının yaygınlaşması obezitenin artmasına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır.
Ülkemizde obeziteyi belirleyici en önemli nedenlerin yaşlanma, diyabet ve hipertansiyon olduğu, buna ilaveten yaşanılan çevre (yerleşim yeri ve bölgesi), sosyal durum, düşük eğitim düzeyi, fiziksel hareketsizlik, öğün sayısı, ekmek tüketimi, tütün ve alkol kullanımı gibi yaşam tarzını belirleyen etmenlerin de obezite gelişmesine katkıda bulunduğu ortaya konmuştur.

OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development) 2017 raporunda 23 ülkenin 2014 yılı ortalamaları baz alınarak OECD ülkelerinde erişkinlerin %66,5’inin Türkiye’de ise %62,5’inin orta derecede fiziksel aktivite yaptığı açıklanmıştır. Özellikle kadınlarımızdaki obezite sıklığının dünya ortalamasından yüksek olması şaşırtıcı değildir. Yapılan çalışmalar, Türk kadınlarında fiziksel aktivite azlığı, yüksek doğum sayısı, uzun süreli emzirme dönemleri ve doğumlar arası sürenin kısa olması, eşlik eden diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıklar, psikolojik sorunlar, düşük gelir ve düşük eğitim düzeylerinin obezite üzerinde önemli ölçüde etkili olduğunu düşündürmektedir.

Obezitenin önlenmesi için toplumun tüm katmanlarını kapsayacak, uygulanması kolay ve ucuz yeni müdahale programlarının geliştirilmesi ve bunların acilen uygulamaya konulması şarttır.

Türkiye Endokrinoloji Ve Metabolizma Derneği Tespit ve Öneriler

  • Obezite kompleks ve çok faktörlü bir hastalıktır. Başta tip 2 diyabet olmak üzere kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, inme, çeşitli kanserler, obstrüktif uyku-apne sendromu, karaciğer yağlanması, gastroözofajiyal reflü, polikistik over sendromu, kemik eklem sorunları ve depresyon gibi birçok sağlık sorununun gelişmesine katkıda bulunmakta ve toplumların sağlık bütçeleri üzerinde büyük yük oluşturmaktadır.
  • Ülkemizde obezite hızla artmaktadır. Türkiye, Avrupa’da yetişkin obezitesinin en sık görüldüğü ülkedir.
  • Obezite, yetişkinlerin yanı sıra çocukluk ve ergenlik döneminde de artmaktadır. Bu dönemdeki obezitenin, yetişkin yaşlardaki obeziteye öncülük ettiği bilindiğinden koruyucu hekimliğin önemli bir hedefi de çocukluk ve ergenlik döneminde kilo alımını engellemektir.
  • Yaşlılarda fiziksel aktivitenin azalması, besin alımının değişmesi, “sarkopenik obezite”ye (kas kaybı ile birlikte olan obezite) yol açar.
  • Obezitenin önlenmesi için toplumun tüm katmanlarını kapsayacak, uygulanması kolay ve ucuz yeni müdahale programlarının geliştirilmesi ve bunların acilen uygulamaya konulması şarttır.

 

KAYNAK: TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ OBEZİTE KILAVUZU

Paylaş

Önerilen İçerikler

Obezitede damgalama ve ayrımcılığa karşı medyanın rolü tartışıldı

Rolüm Ağır, Peki Senin Rolün Ne? projesinin medya atölye çalışmaları tamamlandı. 4 ve...

Obezitede damgalama ve ayrımcılığa karşı ‘Rolüm Ağır, Peki Senin Rolün Ne?’ projesi başlıyor!

‘Rolüm Ağır, Peki Senin Rolün Ne?’ projesi obezite hastalığının tedavisinin önündeki görünmeyen engellere...